10 Mayıs 2009 Pazar

YEREL YÖNETİMLER REFORMU

Yerel yönetim reformu sadece yerel yönetimler alanında değil bütün devlet teşkilatlanmasında ve bununla birlikte toplumsal hayatta varolan ilişkilerin yeniden düzenlenmesi anlamında da önemli bir anlam ifade etmekte. Çoğunlukla merkezin kontrolünde ve sıkı denetiminde olan yerel yönetimler halka en yakın demokratik kurum olma işlevselliğini de bu sınırlar çerçevesinde maalesef kaybetmektedir. Son yıllarda yapılan reformlar her ne kadar yerel yönetimlere yetki ve hareket genişliği sağlamış olsa da ulus devlet yapılanması içinde merkezi devletin gücü ve kontrolü yine de etkin bir şekilde görülmektedir.
Bu anlamda yerel özerklik ve yerel demokrasi kavramları önem arz eden kavramlardır. Yerel özerklik özellikle son yıllarda küreselleşme ve yerelleşme hareketleri ile daha büyük bir önem kazanmıştır. Bu iki kavramın gelişip geniş bir hareket alanı bulması ve bu fikirlerin ulus devlet yapılarını etkilemesiyle beraber yerel yönetimlerin de yavaş yavaş kendi sınırlarını ve hareket alanını çizdiğini görüyoruz. İşte bu gelişmeler çerçevesinde yerel özerklik en önemli kavramlardan biridir. Yerel yönetimlerin bir yandan idari anlamda kendi karar organlarını seçerek serbestçe karar alma hakkı varken öbür yandan merkezin ve bürokrasinin keyfi uygulamalarına maruz kalması ise bu durum ile çelişki arz eden bir sonuçtur. İşte bu noktada Yerel yönetimlerin idari özerkliği kavramı ortaya çıkıyor. Yerel yönetimlerin yapısı gereği ve Yerel özerkliğin olmazsa olmazı olan idari özerklik olmadığı taktirde yerel yönetimlere halka en yakın idari yapılar demenin de bir anlamı olmayacaktır. Öte yandan yerel yönetimlerin ve yerel özerkliğin önemli bir diğer belirleyici konusu mali özerkliktir. Yerel yönetimlerin merkezi hükümetin boyunduruğu altında olamaması için mali özerkliği ve mali anlamda güçlü olması şarttır. Aksi takdirde mali anlamda merkeze bağımlı bir yerel yönetim yapısı için özerklikten bahsetmek mümkün değildir. Yine buna bağlı olarak mali anlamda herhangi bir serbestisi ve gücü olmayan bir yerel yönetim yapısının demokratik ve sosyal adalet ilkesine göre hareket etmesinin de çok mümkün olmadığını söylemek mümkün.
Yerel özerklikten ve tanımından hareketle yerel demokrasinin varlığı da önemli bir konudur. Yerel demokrasi yerel yönetimlerin doğasından gelen bir özelliktir. Yerel yönetimler içerikleri, yapılanmaları ve görevleri gereği demokrasiye uygun hareket etme zorunluluğundadır. Ancak üniter devlet yapısının hakim olduğu ülkelerde yerel özerklik kavramından ve de yerel demokrasiden bahsetmek oldukça güçtür. Çünkü özellikle özerklik kavramı üniter yapı ile örtüşmeyen bir kavram olarak düşünülür. Merkezden kısmende olsa bağımsız olmak ve mali veya idari anlamda yetkilere ve yaptırımlara sahip olmak çatışma ihtimali doğurabilecek bir sonuç olarak görülmektedir. Ancak yerel özerkliği üniter yapı ile daha genelinde devlet yapılanması ile çatışma unsuru olarak görmek son derece yanlıştır. Yerel yönetimler karar alma ve aldıkları kararları uygulama hakkına sahip olan kurumlardır. Alınan bu kararları da hiçbir siyasi irade ve etki altında kalmadan alma zorunluluğu da vardır. Bu bakımdan özerkliği üniter yapı ile çatışan veya çelişen bir sistem olarak görmekten ziyade yönetimlerin etkin karar alabilmeleri, alınan karaları ülke ve halkın çıkarlarına uygun hizmetler yapabilmesi olarak görmek gerekmektedir. Yine özerklik belli kişilere de otorite ve güç kazandırmak değildir bilakis kuruma ve makama, hizmetlerin daha çabuk, kaliteli ve daha az maliyetli olarak sunulması için yetki ve güç sağlamaktır.
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı her ne kadar bu anlamda yerel yönetimlere geniş haklar tanısa bile uygulamada her ülke kendi ulusal çıkarlarını gözeterek bu sözleşmeye çekincelerle onay vermektedir. Durum böyleyken şart anlamını yitirmekte ve içeriği anlamsızlaşmakta. Türkiye’de bu şartı uzun yıllar öncesinde kabul etmekle beraber birçok maddesine çekinceler koyarak uygulama alanı dışında tutmuştur. Ancak, bu şart son reformlarla birlikte yeni yeni ön plana çıkıp bir anlam ifade etmektedir. Tam anlamıyla uygulanabilmesi içinse yine uzun bir zamana ihtiyaç duyulacaktır.
Yerel yönetimlerin demokratikleşmesi ise yine bu çerçeve içinde değerlendirildiğinde, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti kavramlarını ön plana çıkmaktadır. Bunların hepsi bir bütün olarak ele alındığında içeriği dolan bir kavram olarak karşımıza yerel demokrasi çıkmakta. Yine yerel demokrasiden bahsetmek için hem yerel yöneticilerin hemde bu yönetime tebaa olan halkın demokratik olması gerekir. Yani sadece kurumun veya idarenin demokratik bir yapıya sahip olması değil yönetici ve yönetileninde demokratikleşmiş olması gerekmektedir. Bu anlamda idari anlamda özerk bir yerel yönetimlerin karar ve yürütme organlarını demokratik esaslara göre seçmesi ve demokrasiyi bu alanlara halkı bilinçlendirerek açması önemli bir gelişmedir. Yerel demokrasiden ve yerel özerklikten bahsedebilmek için öncelikle bu kavramların halk için ne önem ifade ettiğini ve halkın bunları neden sahiplenmesi gerektiğini açıklamalıyız. Bu çerçeve içinde haklarını öğretmeliyiz. Bilinçlenmiş halkı elde ettikten sonra da halkın elde ettiği bu hakları kullanma alanı yaratma ve bu hakları savunabilecekleri ortamlar yaratmak zorundayız. Aksi taktirde teoride kalan özerklik ve demokrasinin uygulama alanı bulamaması bu tür reformları da gereksiz kılmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler

Hakkımda

İstanbul, Türkiye
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ MARMARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MAHALLİ İDARELER VE YERİNDEN YÖNETİM